Terör örgütü elebaşı Fethullah Gülen, ardından örgütün diğer üst düzey yöneticileri… ABD’nin kucak açtığı FETÖ üyeleri, binlerce kilometre öteden Türkiye aleyhine çalışmalarına devam ediyor. Türkiye’nin sayfalarca delil sunmasına rağmen ABD’nin iade etmediği FETÖ üyeleri ve ABD’deki faaliyetlerinin detayları dosya haberimizde.
Amerika Birleşik Devletleri başta terör örgütü elebaşı Fethullah Gülen olmak üzere birçok FETÖ üyesine kapılarını açtı.
Gülen, 20 yılı aşkın süredir Pensilvanya’da 400 dönümlük bir çiftlikte yaşıyor.
Yanında terör örgütünün diğer üst düzey yöneticileri ve o öldükten sonra örgütün başına geçmesi düşünülen isimler de var.
FETÖ’cülere güvenlik kalkanı sağlanıyor
ABD, örgütü sadece desteklemekle kalmıyor, örgüte FBI’ın da dahil olduğu özel bir koruma kalkanı sağlıyor. Özellikle 17-25 Aralık kumpası ve 15 Temmuz darbe girişimi sürecinde, örgütün birçok üst düzey yöneticisi ABD’nin koruması altına girdi.
Örgütün medya tetikçisi Ekrem Dumanlı, FETÖ’nün TSK, Emniyet ve MİT sorumlularının bağlı olduğu Ahmet Kara, sözde medya sorumlusu Tuncay Opçin, kamuoyunda “Emre Uslu” olarak bilinen Emrullah Uslu, Fuat Avni hesabının yöneticisi olduğu iddia edilen Aydoğan Vatandaş ve 15 Temmuz hain darbe girişiminin kilit isimlerinden Adil Öksüz’ün ailesi Amerika Birleşik Devletleri’nde.
FETÖ’yü ABD kamuoyuna “sevimli ve mağdur” gösterme çabalarıyla gündemde olan örgüt üyesi Enes Kanter de Türkiye aleyhindeki faaliyetlerin birçoğunda kamuoyundaki öncü isim olarak öne çıkıyor.
Lobi çalışmalarına ağırlık verildi
FETÖ, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ABD’de tutunabilmek ve kendine pozitif bir imaj oluşturmak için lobicilik faaliyetlerine ağırlık verdi.
FETÖ’nün lobici kadrosu çalışmalarına, başkent Washington’da bulunan Rumi Forum ve Turkic American Alliance üzerinden devam ediyor.
Örgüt, seçim dönemlerinde yaptığı yüklü bağışlarla da kongre üyelerini etkisi altına almaya çalışıyor. Kongreden çıkan Türkiye aleyhtarı birçok mektubun en büyük teşvikçisi FETÖ.
Binlerce sayfalık delile rağmen örgüt üyeleri iade edilmedi
Türkiye, 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana başta Fethullah Gülen olmak üzere, örgüt üyelerinin iadesi için defalarca başvuru yaptı.
Binlerce sayfalık deliller ABD Hükümeti ve Adalet Bakanlığı ile paylaşıldı.
Tüm bunlara rağmen, ABD’den bugüne kadar teröristlerin iadesine dair olumlu bir adım gelmedi.
GÜLEN CEMAATİ: 1966 yılında İzmir Kestanepazarı’nda kuruldu. Bu bölgenin bir diğer özelliği Sebatayistlerin merkezi olmasıdır.Gülen’in de anne tarafının İspanya’dan gelen Safarad Yahudilerine dayandığı söylenir. Çalışma alanı İslam coğrafyasıdır.
CIA’nın Yeşil Kuşak Projesi: Fethullah Gülen, Opus Dei ve Moon Tarikatı
Opus Dei Tarikatı, Moon Tarikatı ve Gülen Cemaati arasındaki şaşırtıcı benzerlikler ve ilişkiler yumağını aşağıda özeti
OPUS DEI TARİKATI: Kurucusu Madrid’li bir Katolik papazı Josemaia Escriy de Balagar. Opus Dei kelime anlamı “Tanrı’nın İşleri”
MOON TARİKATI: Kurucusu önceleri Budist, sonradan papaz olan Sun Myung Moon. Moon, 1954 yılında K.Kore’den kaçarak, G.Kore’ye yerleşti ve tarikatını da burada kurdu. Moon Tarikatı’nın resmi adı “Birleştirme Kilisesi”dir. 1951 ABD müdahalesinin hemen ardından kurulmuştur. Bugün G.Kore nüfusunun yaklaşık %40’ını Budistlikten Hristiyanlığa devşirmiştir.
GÜLEN CEMAATİ: 1966 yılında İzmir Kestanepazarı’nda kuruldu. Bu bölgenin bir diğer özelliği Sebatayistlerin merkezi olmasıdır.
Her üç Siyonist Masonik tarikatların ortak özellikleri çok ilginçtir. Gelelim bu üç tarikatın ortak özelliklerine..
Opus Dei’nin kurucusu Papaz Ecsriya’nın aslı Hristiyan değildir. Yahudi engizisyonu yapıldığı dönemde Hristiyanlığa geçmiş aslen gizli Yahudi olan bir aile kökeninden geliyor. Çalışma bölgesi Hristiyan alemidir.
Moon Tarikatı kurucusu Moon’un da aslı Budisttir. Çalışma alanı Budist inancın yaygın olduğu Asya ve Pasifiktir.
Gülen’in de anne tarafının İspanya’dan gelen Safarad Yahudilerine dayandığı söylenir. Çalışma alanı İslam coğrafyasıdır.
Her üç tarikatın koordine edildiği merkez Amerika, hizmet ettikleri merkez de dünya Siyonizm’idir. Koordine eden kuruluş ise CIA’dir. CIA bu üç tarikat vasıtasıyla hem Budist âlemi, hem Hristiyan âlemi hem de İslam âlemi üzerinde hegemonya kurmayı amaçlamaktadır.
Bir başka benzerlik de üçünün de ABD’de ikamet etmeye başlamalarıdır. Moon, 1959 yılında ABD’ye yerleşmiştir. Gülen, 1999 yılında ABD’ye yerleşmişken, Opus Dei kurucusu Papaz Escriya ise sürekli ABD’de bulunmuştur.
İspanya’da Papaz Escriva, Franco diktatörlüğünün sağ koluydu. Opus Dei Tarikatı’nın lideri Escriva, Franco’nun 35 yıllık diktatörlüğü ile işbirliği içinde olmuştur.
Moon tarikatının ortağı ise CIA’nın kurduğu Kore’deki CIA’nın temsilcisi Albay Bo Hi Pak’da dır. Bo Hi Pak da, Moon Tarikatının en güçlü üyesidir. O’nun aracılığıyla Güney Kore askeri vesayete alınmıştır.
Üç tarikatın ortak bir marifetide Yeşil Kuşak Projesine hizmet etmeleridir.
Gülen ise 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat askeri darbelerinin baş destekçisi oldu. Komünizme Karşı Mücaddele Derneklerinin Erzurum ile İzmir şubelerini ilk kuran zattır. Kenan Evren için “Kenan Evren Cennetliktir. Kucaklayan ve kutsal kurtarıcı bir melektir”demiştir.
12 Eylül faşizmini şu sözleriyle meşrulaştırmaya çalışır. “Asker tam zamanında yetişmese bütün millet olarak inkisar içinde ağlamaktan başka çaremiz kalmayacaktı”. Ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz”. (Sızıntı, Ekim 1980, sayı:21)
Üç tarikatın faaliyet alanları da hemen hemen benzer.
Opus Dei Tarikatı’ının beş kıtada 475 üniversite ve Yüksek Okulu ve 200 koleji var. 604 gazete ve dergiye sahip. 52 radyo ve televizyonu yayın yapıyor. Siyasi, askeri, polis, mali ve ticari alanlarda çok etkindir. Milyarlarca dolara hükmediyor. Opus Dei Tarikat’ının Hristiyanların yaşadığı her ülkede sorumlu bir Kardinali bulunuyor.
Moon Tarikatı da benzer alanlarda faaliyet yürütüyor.
Gülen cemaatinin ise sadece Orta Asya’da dil merkezi, ilkokul, lise düzeyinde 250, dünya genelinde 500-600 arasında okulu var. Onlarca da üniversitesi var. Onlarca gazete ve dergi, radyo ile televizyon yayınına sahip. Devletin TRT’si de tümden cemaatin denetimine geçmiş durumdadır.
Yürütme, yasama, yargı, ordu, polis, eğitim, sağlık, ticaret, maliye vb. cemaatin hizmetindedir.
Gülen Cemaatinin d
e Opus Dei Tarikatındaki gibi her ülkede bir sorumlusu vardır. Değişen sadece ülke kardinali yerini ülke imamının almasıdır.
Opus Dei Tarikatı ve Gülen Cemaati’nin üye tipi de aynıdır. Her iki Siyonist örgütte de üç tip üye vardır.
Opus Dei’de birinci grup olarak adlandırılan “Numerarid” denilen üyeler hiç evlenmiyorlar. Opus Dei evlerinde yaşıyorlar. İhtiyaçları dışındaki tüm kazançlarını tarikata veriyorlar.
Gülen Cemaati’nde “İmam” ve “İmame” olarak adlandırılan abi ve abla denilen üyeler de hiç evlenmiyorlar. Tarikat evlerinde yaşayıp, tarikatın hizmetindedirler. Tüm otorite onlardır. Yedi kişilik İstişare grubu, kıta, ülke, bölge sorumluların bunları içinden seçiliyor.
Opus Dei de ikinci üyeler “Sopranumerari” olarak adlandırıyorlar. Tam üyedirler. Fakat evleniyorlar. Tarikat evleri dışında yaşıyorlar. Aylık ödüyorlar.
Gülen Cemaati’nde ise bu tip grup, Şagırd – ŞAKİRT ve Şagırde diye adlandırılan cemaat içinde yetişip evlenenlerden oluşuyor. Cemaate tam üyedirler. Fakat maaşlarından belli yüzdeyi aylık olarak cemaate ödüyorlar.
Opus Dei de üçüncü tip üyelere “cooperatori”deniliyor. Tarikatın gönüllü yardım ve eğitim kuruluşlarında yer alıyorlar.
Gülen Cemaati’nde de bunlara ek olarak “himmet” adı altında yardımda bulunan ağırlıktaki üyeler ve destekçilerden oluşuyor.
Moon Tarikatında ise tam tamamına Opus Dei gibi üyelikler vardır.
Bu üçlü Siyonist tarikatların propaganda ve örgütlenme çalışmalarını yürütürken kullandıkları kilit kavramlar da aynıdır. “Diyalog”, “Hoşgörü,” “Dini Araştırmalar” ve “Sevgi”.
Üçünün birlikte yürüttükleri bir faaliyet daha var. “Dinler arası Diyalog ve Hoşgörü” adı altında Siyonizm’in hegemonyasını pekiştirmek ve yaymak için önce ABD, sonrasında 1991 ile 1994 yılında İstanbul sonrasında Riha’da birlikte toplantı düzenlediler.Üçünün ortak özelliği misyoner faaliyetleridir. Her üç tarikatın ABD’deki NED, CSIS ve CIA gibi istihbarat örgütlerince desteklendiği belirtiliyor.